r. Halil Kumbur, Türkiye’nin Akdeniz ülkeleri arasýnda iklim deðiþikliðinden en çok etkilenecek ülkelerin baþýnda geldiðini belirterek, "2030’da kiþi baþýna düþen su miktarýnýn tahmini bin 100 metreküplere, 2040’ta ise 700 metreküplere düþeceði tahmin edilmektedir

Kumbur, çevre ve insan haklarýnýn 21. yüzyýlýn yükselen deðerleri olduðuna iþaret ederken, çevre sorunlarý, küresel ýsýnma, iklim deðiþikliði, kuraklýk ve Covid-19 pandemisinin etkilerini deðerlendirdi. Küresel ýsýnma, asit yaðýþlarý, ozon tabakasýnýn delinmesi gibi küresel ölçekteki çevre sorunlarýnýn sýnýr tanýmaz sorunlar olduðunu ifade eden Kumbur, "Bununla birlikte hava kirliliði, su kirliliði, altyapý-kanalizasyon, atýksu, katý atýk, toprak kirliliði, gürültü kirliliði, görüntü kirliliði, mimari kirlilik, plansýz kentleþme, tarihi ve kültürel çevredeki sorunlar, mevsimsel çevre sorunlarý da günümüzde önem verilmesi gereken ülkesel, bölgesel ve yerel çevre sorunlarý haline gelmiþtir. 2021 yýlýna girdiðimiz bu günlerde, sýcaklýklarýn mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ile mevsimler ötelenmiþtir, meteorolojik, hidrolojik ve tarýmsal kuraklýk oluþmuþ ve akabinde alýþýk olmadýðýmýz hortum felaketleri görülmeye baþlanmýþtýr. Diðer taraftan pandemi, dünyaya, ekonomiye, teknolojiye, her türlü geliþmiþ silahlara geçici de olsa meydan okuyan, ideolojileri, siyasi partileri, siyasal iktidarlarý, ülkeleri ve hatta birbirleri ile yan yana gelmeyen liderleri bir araya getirmiþtir. Acil çözüm ise su ve sabunda bulunmuþtur ve suyun petrolden daha önemli olduðu anlaþýlmýþtýr" diye konuþtu.

"Ulusal ve uluslararasý politikalarýn belirlenmesinde önemli bir unsur haline gelmiþtir"

Canlý hayatý için önemli bir unsur olan suyun, sanýlanýn aksine sýnýrlý bir kaynak olduðunu vurgulayan Kumbur, "Günümüzde su ve toprak, ulusal ve uluslararasý politikalarýn belirlenmesinde önemli bir unsur haline gelmiþtir. Türkiye'nin Akdeniz ülkeleri arasýnda iklim deðiþikliðinden en çok etkilenecek ülkelerin baþýnda geldiði bilinmektedir. Ýklim deðiþikliðinin Türkiye üzerindeki en yýkýcý etkisinin de su kaynaklarý konusunda olacaðý tahmin edilmektedir. Özellikle Doðu Akdeniz Su Havzasýnda son beþ yýl içinde yüzde 40'a

varan azalmalar-kuraklýklar yaþanmýþtýr. Türkiye'de 2030'da kiþi baþýna düþen su miktarýnýn tahmini bin 100 metreküplere, 2040'ta ise 700 metreküplere düþeceði tahmin edilmektedir. Bu durum iyi bir su planlamasý yapýlmazsa yakýn gelecekte ‘su fakiri' bir ülke olacaðýmýzý göstermektedir. Dünyamýzýn yüzde 71'i su ile kaplý olmasýna raðmen bunun çok düþük bir oranýndan yararlanýlabilmektedir. Ýnsanoðlunun ekonomik olarak kullanýmýna hazýr olan tatlý su varlýðý, dünyadaki toplam su varlýðýnýn yaklaþýk yüzde 0.5'inden azdýr. Ortadoðu ülkeleri arasýnda son yýllarda ortaya çýkabilecek anlaþmazlýk konularýndan birisi de sudur" ifadelerini kullandý.